Işığın İzinde Likya Yolu Yürüyüş Rotaları

Işığın İzinde Likya Yolu Yürüyüş Rotaları

 

Tatil denilince aklımıza Akdeniz Bölgesi ve otel konaklaması gelse de, Likya Yolu yürüyüş rotaları yakın dönemde farklı özellikleri ile de adından söz ettiremeye başlamıştır.  Akdeniz bölgesi doğal oluşumları, fauna ve florası ve tarihi ile eko turizm, kültür turizmi ve doğa turizmi olarak çok sayıda turizm çeşidini içerisinde barındırmaktadır. Likya yolu, Türkiye’de yakın dönemde başlayan trekking ve hiking bir diğer adı ile doğa yürüyüş turları arasında en popüler olanlarından biridir.

 

Likya, Türkiye’nin güneyinde bulunan Teke Yarımadası’na tarihte verilen isimdir. Işığın ülkesi olarak adlandırılan Likya eğitimin, kültürün, sanatın beşiğidir.

 

Likya Yolu, Fethiye’nin Ovacık mahallesinden başlayarak, Antalya’ya Geyikbayırı mahallesine kadar devam eden 540 kilometrelik yürüyüş yoldur. Ortak bir dil olan uluslararası yürüyüş yolu sistemi ile işaretlenmiştir. Antik kentlerden antik kentlere bağlanan ticaret ve yaşam yoludur. Roma yolları gibi antik yollar ve katır yollarından oluşmaktadır. Yürüyüş için işaretlenen bu yol; Orman içi yollar, patikalar, deniz kıyısından geçen taşlı patikalar, kayalık ve kumluk rotalardan oluşmaktadır. Yer yer iniş ve çıkış, bazen sadece iniş, bazen sadece çıkış, yan geçiş yapılan rotalardır. Rotaların zorlukları dereceleri değişkendir. Rotalar köyler, mahalleler, yaylalar, göller, kanyonlar, ormanlar ve deniz kıyısından geçerek yerleşim yerleri ile bağlanır. Likya yolunu yürüyenler dağların, doğanın, manzaranın ve denizin keyfini sürme imkanına sahiptir.

 

Likya yolu, Türkiye’nin ilk uzun mesafeli yürüyüş rotası olarak geçer. Türkiye’ye gezmeye geldikten sonra burada yaşama kararı veren, amatör tarihçi Kate Clow’un çalışmasıdır. Kate Clow, 1999 da Araştırma, planlama, tasarlama ve işaretleme çalışmaları yaparak, yürüyüş rotasını açmıştır. İlk önceleri genellikle yabancı turistlerin yürümeyi tercih ettiği rota günümüzde çok sayıda yerli ve yabancı turisti ağırlamaktadır.

 

Rotalarda karşımıza çıkan 25 adet sit alanını bulunur. Bunlar Kanyonlar, dağlar, deniz kenarı veya deltaların içine kurulan, kırsalda alanlarda bulunan tarihi güzelliklerdir.

 

Doğal yapısı bakımından; denizlerin oluşturduğu kıyı şeridinin kumluk, kayalık ve taşlık yapısı, yükseldikçe ormanlık alanlara dönüşür. Ormanlarda genellikle çamlar, keçiboynuzu, kocayemiş, zeytin, sandal, okaliptüs, yükseldikçe ardıç, sedir ve çamgil ağaçları bulunmaktadır.  Denize yaklaştıkça her türlü meyve ağacını görme imkanı vardır. Nar, portakal, limon, üzüm, mandalina, muz, hurma, elma, yabani armut vb meyve ağaçları bulunur. Rotalarda karşılaştığınız meyve ağaçları çeşitli değişmektedir.

 

Likya ve Likya Yolunun Tarihi

 

Likyalılar antik dönemde deniz ve liman ticareti ile uğraşırlar. Likyalılar Savaşçı, demokratik ve bağımsız, sanata önem veren, yüksek hayat standartlarına sahip özellikleri ile anılırlar. Kentlerin mimarı yapısı, güvenlik ve stratejik konumları sebebi ile özenle yapıldığından günümüze kadar ayakta kalmayı başarmıştır. Romalılar döneminde yapılan ve kentleri birbirine bağlayan taş yollar bazıları hala sağlam olarak görülebilmektedir.

Likyalılar, Perslerden sonra, Büyük İskender’i kabul ettiler. Ardından Yunan kültürünü benimsediler ve Roma döneminde en parlak dönemlerini yaşadılar. Tiyatrolar, tapınaklar, hamamlar, kütüphaneler, törensel kapılar, yaşam ve ticaret alanları yaptılar. 4.yy. bölgede Hristiyanlık hakim oldu. Ardından Bizansların mimarı etkilerini de görebileceğimiz farklı tarihlerde, farklı devletler tarafından yapılan yapılaşmalar meydana geldi. Günümüze kadar dimdik ayakta kalan antik kentler ve rotada yürürken karsınıza çıkıveren çok sayıda kral mezarı ile Likya Yolu; doğayı, kültürü, tarihi harmanlayan bir güzelliği içerisinde barındırmaktadır.

 

Likya Yolu Parkurları

 

Likya parkurları, bulunduğu yerler ve yapılarına göre zorluk derecelerine sahiptir. Normalde 29 günde yürünebileceği düşünülse de yürüyüşü tamamlamak için gereken gün sayısı kişiye, gruba ve konaklama şekline göre değişiklikler göstermektedir. Pansiyon veya otel konaklamalı, çadır kamplı veya günü bilirlik bile plan yapma şansına sahipsiniz. Tatile gittiğiniz bir bölgede bir günlük yürüyüş yapabilir ve tatilinizi standardın dışına çıkarabilirsiniz.

 

Çok uzun olan Likya yolu genelde parçalara bölerek yürünür. Bunu sebebi kısıtlı zamana sahip olunması, tüm yolu tek seferde aralıksız yürümenin fiziksel sorunlara yok açması gösterilebilir.  Bizde bu yazı dizimizde Likya yolunu parçalara bölerek anlatacağız. Hepimizin bildiği ünlü tatil beldeleri veya antik kentlerin Likya yolu ile bir bütün olan rotalarını bölümler halinde yazı dizisi olarak kaleme alacağız. İlk olarak Kelebekler Vadisi ile başlıyoruz.

 

Kelebekler Vadisi "Her Rota Ya da Tek Bir Kelebek Seni Anımsatır Bana"

 

Adından söz ettiren ve hatta adını duyunca Düşler kurduran bir vadidir Kelebekler vadisi. Önceleri içerisinde çok sayıda kelebeği barındırmaktaydı. Bu koya gitmek için mutlaka emek harcamalı. Kelebekler vadisini görmek için iki yöntem var. Fethiye’ye bağlı Ölüdeniz sahilinden veya Kabak Koyu sahilinden tekne ile koya geçmek, yada Likya yolunu yürümek.

 

Nasıl mı? Likya yolunun başlangıç noktası olan Fethiye’nin Ovacık mahallesindeki Başlangıç tabelasından yürüyüşe başlamanız gerekmekte. Rota geniş asfalt yol ile başlayıp, toprak yola dönüşmekte. Panorma noktasına kadar geniş toprak yoldan yükselerek devam eden rota taş dar patika ile birleşiyor. Yolun ve patikanın görseli şahane. Ölüdeniz manzarası ile yükseliyor ve yükseldikçe panorama güzelleşiyor. Birde yamaç paraşütlerinin gökyüzünden süzülerek önünüzden geçmesi ile şenleniyor rota. Taş kapıyı geçtiğinizde çam ağaçları içinde yayla karşılıyor sizi. Artık tırmanış bitiyor. Düz bir hat üzerinde yürümeye başlıyorsunuz. Yıllardır yarım bırakılarak durdurulmuş olan İki otel inşaatı ile karşılaşıyorsunuz aniden. Doğanın içerisinde bu ucubelerin işe ne diye düşünmemek elde değil. Devamında rota köy yolu ile kesişmekte. Geçerken gözleme yaparak satan köylülere uğrayabilir, Gözleme yiyip, mevsime göre nar suyu içebilirsiniz. İniş ile devam eden rota sizi Faralya ile birleştiriyor. Faralya kelebekler vadisinin üzerinde bulunan yerleşim yeridir. Çok sayıda pansiyon, butik otel ve kamp alanı mevcut. Burada konaklama yapabilir ve ertesi gün devam edebilirsiniz. Kelebekler vadisine giden tek iniş hattının olduğu yerdir. Dikkatsiz ve terlikle inmeye çalışanların geçirdiği ve ölümle sonuçlanan kazalar sebebi ile serbest inişin yasaklanmıştır. Teknik iniş bilgisi ve dağcılığın bir kolu ile tırmanış eğitiminiz varsa güvenlik ve tırmanış ekipmanlarınız ile iniş yapabilirsiniz. Peki teknik bilginiz yok ise nasıl göreceksiniz? Sizi rotanın devamı olan parkur bekliyor. Rota başlangıcında Kelebekler Vadisi’ni izleyerek yürüyebileceğiniz bir görsele sahip. Burada iki seçeneğiniz var. Sahilden giden rota alternatif rota ya da dağdan giden ana rota. Sahilden giden rotanın görseli şahane. Kelebekler vadisi manzarasında başlayan rota vadiyi çepeçevre görme ve fotoğraflama imkanı veriyor. Masmavi denizin yemyeşil ağaçlarla birleşmesinin ve hafif esen rüzgarın esintisi şahane. Deniz kenarından geçen rota orman içi iniş çıkışlarla devam ediyor. Ve Meşhur Kabak Koyu yolu ile kesişiyor. Kendinizi Kabak Koyu manzarasına bırakabilirsiniz. Günü burada batırmanızı tavsiye ediyoruz. Eğer kamp yükü ile yürüyorsanız burada kamp atmak için tesisler mevcut. Konaklama için tekrar Faralya’ya dolmuş ile dönebilir veya buradaki bir tesisten yararlanabilirsiniz.  Kabak koyundan Kabak mahallesine çıkmak için yerel dolmuşları kullanmak zorundasınız. Otellerin özel araçları dışında koya iniş çıkışlarda dolmuştan başka seçeneğiniz yok. Sabah dinlenmiş bedenlerimizle tekrar rotaya gireme vakti. Kabak’tan Alınca mahallesine yürünen rota da su yok. Ve 9,5 km boyunca çıkış yapmanız gerekiyor. Söylem sizi korkutmasın şahane bir Kabak koyu göreli ile başlayan rota dar ama iniş çıkışlı bir hal alıyor ve Kabak koyu hep sizi takip ediyor. ‘’Keşke her şey kabak tadı verse’’ diyerek çıkıyoruz rotamızı. Şahane görsel tam bitti diyecekken Alınca Köyü karşılıyor bizi. Ve o bir başka şahane görsel Cennet Koyu ve Yıldız Koyunun manzarası eşliğinde dinleniyor, gözlemelerimizi yerken çaylarımızı yudumluyoruz. 3 günde grupla rahat rahat yürüyebileceğiniz bu rotayı 2 günde 2-3 kişi olarak ta yürümeniz mümkün. Bu sizin bedensel potansiyelinize göre tercihiniz.

 

Her gittiğimiz trekking rotasında uçarken gördüğümüz tek bir kelebek bile anımsamamıza yeter Kelebekler Vadisi’ni. Geçmiş yıllarda yüzlerce kelebeği barındıran oysaki son yıllarda kelebek görmenin pek mümkün olmadığı güzel vadi. Yazın çok sayıda teknenin yüzlerce insanı gezmek için getirdiği ve gürültüden rahatsız olan kelebeklerin artık burada yaşamayı tercih etmedikleri yerdir. Oysaki bütün bu olumsuzluklara rağmen şahane manzarası, yürüyüş mevsimi olan ilk bahar ve son bahar aylarında sakinliğini korumakta ve kendini yenilemek için çalışmakta. Bu aylarda kimselerin gitmediği bu güzel yer de, yüreğimizdeki kelebekler hala kanatlarını çırparak uçuşmakta…

 

Asuman BİLGİÇ ATAÇ