Elazığ Trekking Rotaları ve İzlenimlerim
Malatya havalimanında rehberlerimiz ve yürüyüş grubumuzla buluştuktan sonra önce nehir kenarında güzel bir tesiste lezzetli bir kahvaltı yaptık.
Elazığ Çarşısı’nı dolaştık ve sonrasında da Palu’ya doğru yola koyulduk. Eşsiz güzelliğiyle tarihi köprü, kilise kalıntısı ve buram buram tarih kokan güzel bir hamam çok etkileyiciydi. Palu Kalesi’ne doğru çıktıkca, yamaçtaki mağaraların ve oradaki taş yazıtın gizemi, zirveden eşsiz güzellikte Murat Nehri’nin tüm görselliği, güneşin batışını izlemek yüreğimde çok keyifli bir iz bıraktı.
Baskil tarafında Işıklar Köyü’nde, Mor Ahron patikasına girmeden önce, bizi karşılayan yerel halkla biraz sohbet etme şansımız da oldu.
Mor Ahron’un zorlu patikasında yukarı tırmanışımız yaklaşık iki saat sürdü. Zamanında çok güzel ve görkemli olduğu belli olan kalıntıların şuan harabe halinde olması çok üzücü. Öte yandan konumu sayesinde olağanüstü güzellikteki manzarasıyla kalbimi fethetti. Sarnıç kalıntılarını da gördükten sonra civardaki yaşam mağaralarını da görüp köye doğru inişe geçtik. Bizi sıcak çay ile karşılamaları çok hoş oldu, Elazığ halkı çok misafirperdiler.
Hazarbaba Dağı’nın manzarası da çok etkileyici ve güzeldi. Harput’ta çok lezzetli bir yemeğin ardında etrafı gezdik, türbeler hakkında bilgi aldık. Anguzu Baba Türbesi’nin olduğu zirveden manzarayı izlemek, karşı yakada yükselen Tunceli dağlarının ihtişamı tüm yorgunluğumu unutturdu.
Saklıkapı Kanyonu’ndaki doğal oluşumlardan etkilenmeme mümkün değil. Tekneyle nehirde dolaşırken Karaleylek Kanyonu’na ismini veren karaleyleklerin yaşam alanlarını hayal etmek ve Deliklitaş’ın güzelliği çok büyüleyiciydi.
Ölbe Vadisi, Deve Mağarası rotasında yürüyüşümüz sırasında maalesef doğanın iyi korunamadığını, civardaki çimento fabrikasının atıklarının çevreye verdiği zararları farkederek üzüldüm. Keşke bu bölgede daha çok konaklama tesisleri olsaydı diye düşünmeden edemedim, zira Elazığ’daki otelimize giderken her gün yolda epey zaman kaybettik.
Yürüyüşlerimize eşlik eden yerel rehberimiz Ali Ekber Bey’e, Öznur hocamıza, Fırat Kalkınma Ajansından gelen tüm yetkililere, ziyaret ettiğimiz köylerdeki tanıştığımız herkese ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum.
Güzel ülkemizde yeni yürüyüş rotaları oluşturmak için haftalarca emek veren Asuman Hanım ve İlkşen Hanım bence Türkiye’nin “Kate Clow”ları.
Yürüyüş yaptığımız rotaların herbirisi çok etkileyici ve güzeldi. Düş Patikası’na bu keyifli organizasyon için çok teşekkür ediyor ve bir sonraki trekking turuna katılmak için heyecanla bekliyorum.
Sevim DEREBEY
Kasım 2021
Saklıkapı Kanyonu’ndaki doğal oluşumlardan etkilenmeme mümkün değil. Tekneyle nehirde dolaşırken Karaleylek Kanyonu’na ismini veren karaleyleklerin yaşam alanlarını hayal etmek ve Deliklitaş’ın güzelliği çok büyüleyiciydi.
Ölbe Vadisi, Deve Mağarası rotasında yürüyüşümüz sırasında maalesef doğanın iyi korunamadığını, civardaki çimento fabrikasının atıklarının çevreye verdiği zararları farkederek üzüldüm. Keşke bu bölgede daha çok konaklama tesisleri olsaydı diye düşünmeden edemedim, zira Elazığ’daki otelimize giderken her gün yolda epey zaman kaybettik.
Yürüyüşlerimize eşlik eden yerel rehberimiz Ali Ekber Bey’e, Öznur hocamıza, Fırat Kalkınma Ajansından gelen tüm yetkililere, ziyaret ettiğimiz köylerdeki tanıştığımız herkese ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum.
Güzel ülkemizde yeni yürüyüş rotaları oluşturmak için haftalarca emek veren Asuman Hanım ve İlkşen Hanım bence Türkiye’nin “Kate Clow”ları.
Yürüyüş yaptığımız rotaların herbirisi çok etkileyici ve güzeldi. Düş Patikası’na bu keyifli organizasyon için çok teşekkür ediyor ve bir sonraki trekking turuna katılmak için heyecanla bekliyorum.
Sevim DEREBEY
Kasım 2021